İftira - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/464 Esas 2016/3339 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/464
Karar No: 2016/3339
Karar Tarihi: 26.05.2016

İftira - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/464 Esas 2016/3339 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme, sanığın iftira suçundan TCK'nın 268/1 maddesi yollamasıyla 267/1, 267/2, 62, 53, 51. maddeleri gereğince mahkum olduğunu belirtiyor. Ancak kararın birçok yönü eksik incelemeyle belirlendiği için bozulması gerektiği sonucuna varılıyor. Bozulmasını gerektiren nedenler arasında, suç tarihinin yanlış yazılması, sevk maddesinin yanlış belirlenmesi, sanığın fiilin maddi eser ve delillerinin yeterince gösterilmemesi, cezasında artış yapılması, TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının uygulanması bakımından eksiklikler bulunması ve maktu avukatlık ücretine hükmedilmemesi yer alıyor.
Detaylı açıklamalar:
- TCK'nın 267/1 maddesi: İftira suçunu düzenler. \"Bir kimseyi yerine getirdiği görev veya hizmet nedeniyle kamu görevlisi olarak nitelendirilen veya gerçeğe aykırı olarak bir fiil veya hal üzerinde kamunun veya sosyal bir kesimin menfaati bulunduğu yolunda açıklamalarda bulunup bu suretle o kişinin şeref ve saygınlığına saldıran kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.\"
- TCK'nın 267/2 maddesi: İftira suçunun işlenme şeklini belirler. \"Yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılabilmesi için suçun, bir başkas

16. Ceza Dairesi 2016/464 E. , 2016/3339 K.
"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : İftira
Hüküm : TCK"nın 268/1 maddesi yollamasıyla 267/1, 267/2, 62, 53, 51. maddeleri gereğince mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Sanığın talimat Mahkemesinde alınan savunmasında ibraz ettiği 21.06.2013 tarihli 11 sayfalık yazılı beyanında tanık olarak isimleri geçen Av. ... ve ... ile savunmalarında ismi geçen Av...."nın tanık olarak dinlenerek sonucuna göre, sanığın eyleminin maddi vakıalara dayanıp dayanmadığı, anayasal ihbar ve şikayet hakkı kapsamında kalıp kalmadığı da değerlendirilerek hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
a)Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “26.03.2010” yerine “2010” olarak yazılması,
b)Sevk maddesinin, uygulanma imkanı olmadığı halde TCK"nın 268/1 maddesinin yollamasıyla belirlenmesi,
c)Sanığın fiilin maddi eser ve delillerini ne şekilde uydurduğu karar yerinde denetime olanak verecek şekilde gösterilip tartışılmadan, cezasında TCK"nın 267/2. maddesi uyarınca artırım cihetine gidilmesi,
d)TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemiş olması ve ayrıca TCK"nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 sayılı iptal kararının gözetilmesi lüzumu,
e)Kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 26.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.