Taraflar arasındaki davadan dolayı Bodrum 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 13.06.2013 gün ve 2011/560 E-2013/566 K. sayılı hükmün bozulmasına dair 13.06.2013 gün ve 2014/9063-15646 E.K. sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava; tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, mirasbırakanının paydaş olduğu 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında "H.." olarak yanlış yazılan isminin nüfus kaydına uygun "A.." olarak düzeltilmesini istemiştir. Davalı,davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,keşif masraflarının yatırılmadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine ilişkin kurulan hükmün temyizi üzerine,Dairece araştırma bozması yapılmış,davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Gerçekten de, işin esası bakımından "davacının mirasbırakanı A.."in baba adı “ M.. H..i “ olup “ S.., M.. R.., M.. H.. “ isimli kardeşlerinin bulunduğu, 22.04.1931 tarih ve 51 sıra numaralı dayanak tapu senedinin edinim kısmında ise “ ... ondört sehim itibariyle M.. zade H.. beyin ve birer sehimi itibariyle dahi kardaşları H.. ve M.. R.. bey, F.. H.. ve S.. beyin uhdesinde bulunduğu... “ ifadesinin yer aldığı, keza dayanak tapu senedinin eki belgenin malik hanesinde de “M.. H.. E.. ve Emine oğlu M.. Zade H..” isminden sözedilmiş olup, davacının mirasbırakanı A.."in babası M.. H.."nin ikinci eşinin adının da E.. olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece dayanak tapu senedinde belirtilen bu irs ilişkisi üzerinde durulmadan karar verilmiştir.Hal böyle olunca; dayanak tapu kayıtlarında sözü edilen kişiler üzerinde durularak, bu kişilerin kimler olduğunun davacı tarafa açıklattırılması, nüfus kayıtlarının getirtilmesi, kayıt malikinin gerçekten davacının mirasbırakanına ait olup olmadığının kuşkuya yermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. " gereğine değinilerek Dairece yapılan bozma kararı doğrudur.Buna göre, davalı vekilinin bu yönlere değinen karar düzeltme nedenleri yerinde değildir.Reddine. ./.. Ancak, bu tür davalarda keşif son çare olarak düşünülmelidir.Kaldı ki, davanın sadece keşifle sonuçlandırılması da düşünülemez. Mahkemenin öncelikle mevcut delilleri incelemek ve tartışmak suretiyle bir sonuca varması gerekirken sadece keşif masraflarının yatırılmadığından bahisle davanın reddedilmiş olması doğru değildir. Öte yandan,temyiz itirazlarının kabulüne karar verilen kişi olarak maddi hata sonucu davacı yerine davalı ibaresinin kullanıldığı görülmektedir. Anılan bu hususlar davalı vekilinin karar düzeltme isteği sonucu yeniden yapılan inceleme neticesinde anlaşıldığından, karar düzeltme isteğinin HUMK"nin 440. maddesi gereğince kabulüyle, Dairenin 14.10.2014 tarihli, 2014/9063 Esas, 2014/15646 Karar sayılı bozma kararına yukarıda açıklanan gerekçe de ilave edilmek suretiyle yerel mahkemenin 13.06.2013 tarihli, 2011/560 Esas, 2013/566 Karar sayılı kararının açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.