20. Hukuk Dairesi 2015/2400 E. , 2016/1166 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 18.04.2013 tarihli dava dilekçesinde, ... ili, ... beldesinde bulunan müvekkilleri adına tapuda kayıtlı 6819 ada 1, 2 ve 6 sayılı parseller ile 839 ve 1416 parsel sayılı taşınmazların Orman Yönetiminin açtığı tapu iptali ve tescil davalarında tapu kayıtlarının iptal edilerek orman olarak ... adına tescil edildiğini ve hükümlerin kesinleştiğini, hiç bir bedel ödenmediğini, böylece mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00.-TL"nin mahkeme ilâmının kesinleştiği tarihten kararın kesinleşeceği tarihe kadar, kesinleştikten sonrada kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, keşif ve raporlardan sonra mahkemeye sunduğu 09.01.2014 tarihli dilekçesinde davasını 241.052,53.-TL üzerinden, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03/11/2010 gün ve 2010/10-550 E. - 2010/562 K. sayılı ilâmını gerekçe göstererek ıslah harcı yatırmadan ıslah etmiş ve tapu kayıtlarının iptaline ilişkin hükümlerin kesinleştiği tarihten itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı ...den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ıslah harcı HGK"na dayanılarak tamamlatılmadan, davacı tarafın talebinin 241.052,53.-TL olarak kabulüne, bu miktarın 200.615,00.-TL"sine hükümlerin kesinleştiği 16/03/2010 tarihinden itibaren, 5.610,53.-TL"sine 15/04/2011 tarihinden itibaren, 34.827,00.-TL"sine 13/03/2012 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle beraber davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kayıtlarının hükmen iptali nedeniyle, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesine göre 10 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın, taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Davacının ıslah yoluyla sonuç talebini arttırması mümkün ise de nispi karar ve ilâm harcına tâbi davalarda, davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah ile dava değerinin artırılması halinde artan dava değeri üzerinden karar ve ilâm harcının tamamlanması (ıslah harcı) gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.2013 gün ve 2013/21-445 E. - 2013/1625 K. sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 1.000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 09/01/2014 tarihli dilekçe ile 241.052,53 TL"ye arttırmış ancak ıslah dilekçesinde; esas ve karar numarası verilen HGK gerekçe gösterilerek ıslah harcını yatırmamıştır. Mahkemece, ıslah harcı tamamlatılıp, ıslah dilekçesi taraflara usûlüne uygun tebliğ edildikten sonra işin esasına girilip karar verilmesi gerekirken harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 08/02/2016 günü oy birliği ile karar verildi.