19. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/7312 Karar No: 2015/16980 Karar Tarihi: 16.12.2015
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/7312 Esas 2015/16980 Karar Sayılı İlamı
19. Hukuk Dairesi 2015/7312 E. , 2015/16980 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı banka ile dava dışı Kazım Keskin arasında imzalanan 13/08/2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi"ne kefil olduğunu, bu sözleşmeye istinaden kullandırılan kredi borcunun ödendiğini, davalı banka tarafından dava dışı asıl borçluya 15/02/2015 tarihli Genel Kredi Taahhütnamesi ile müvekkilinin muvakafatı ve bilgisi dışında yeniden kredi kullandırıldığını, müvekkilinin bu borca kefil olmadığı halde müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını, iki sözleşmenin birbirinden bağımsız olması nedeniyle müvekkilinin son kullandırılan krediden sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek .... İcra Müdürlüğü"nün 2013/652 numaralı takip dosyası nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ve davalı hakkında % 20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalının 45.000 TL limit ile dava dışı Kazım Keskin"in doğmuş ve doğacak olan borçlarına kefil olduğunu, ilk kullandırılan kredi borcunun ödenmiş olmasının kefaleti sona erdirmediğini, düzenlenen ikinci sözleşmenin bağımsız olmayıp birbirinin devamı niteliğinde olmaları sebebiyle davacının dava dışı asıl borçluya kullandırılan krediden kefalet limiti dahilinde sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan delillere göre, davacının 13.06.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi"ndeki kefaletinin davalı banka tarafından kredi borçlusuna kullandırılan ve kullandırılacak olan tüm kredi borçlarını kapsadığı, taraflar arasında cari hesap şeklinde yürüyen bir borç ilişkisi bulunduğundan ilk kullandırılan kredi borcunun tamamen ödenmiş olmasının kredi sözleşmesini sona erdirmeyeceği, 13.06.2008 tarihli sözleşmeye dayanarak asıl borçluya her zaman kredi kullandırılmasının mümkün olduğu, davacının kefalet limiti dahilinde borçtan sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava Genel Kredi Sözleşmesi nedeniyle yapılan alacağın tahsiline yönelik icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davalı icra takibinde hem davacının imzası bulunan hem de imzası bulunmayan Genel Kredi Sözleşmelerine dayanmış ancak borcun hangi sözleşmeden kaynaklandığı belirtilmemiştir.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da bu konuda denetime elverişli ve açıklayıcı bir bilgiye yer verilmemiştir.Mahkemece bankacılık konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve defterleri incelenerek icra takibine konu alacağın hangi Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklandığının açıkça tespiti sağlanarak şayet kredi borcu davacının imzasının bulunmadığı Genel Kredi Sözleşmesi"nden kaynaklanmış ise bu durumda davacının borçtan sorumlu tutulamayacağı göz önünde bulundurularak toplanacak deliller doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi incelemesine dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.