3. Hukuk Dairesi 2014/1812 E. , 2014/9475 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2013
NUMARASI : 2013/139-2013/5
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davalının işyeri su abonesi olduğunu, abonman mukavelesi nedeniyle davalı tarafın müvekkili idarelerine toplam 8.870,60 TL borcu bulunduğunu öne sürerek, anılan bedelin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, sözleşmeye konu işyeri ile ilgili hiçbir ilişkisi ve bağlantısı bulunmadığını, sözleşmenin kendisi tarafından imzalanmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı kurumun kayıtlarına göre davalının su borcunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Alacak davalarında davalı olma sıfatı, alacağın borçlusuna, haksız fiillerde zarar sorumlularına aittir. Borçlu veya zarar sorumluları dışında üçüncü bir kişiye karşı dava açılması durumunda davanın sıfat yokluğu, bir başka deyişle husumet yönünden reddine karar verilmesi zorunludur.
Somut olaya gelince; davacı, davalı adına kayıtlı olduğunu iddia ettiği abonelikte kullanılan suyun bedelini talep etmektedir. Davalı ise, iddia edilen yerle bir ilgisinin bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, sözleşmedeki imza üzerinde inceleme yapılmamış, imzanın davalıya ait olup olmadığı araştırılmamıştır. Öte yandan, yargılama sırasında dava konusu yerde kimin ve hangi tarihten itibaren faaliyette bulunduğu da belirlenmeden yazılı şekilde karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece sözleşmedeki imza üzerinde inceleme yapılarak davacının iddaya konu ettiği işyerinde davalı adına abonelik sözleşmesi bulunup bulunmadığının belirlenmesi, davaya konu yerde ve tahakkuk dönemlerinde davalının faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunuyor ise faaliyetin hangi tarihten itibaren başladığı ilgili Ticaret Odası Başkanlığı, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Vergi Dairesi Müdürlüğü, Belediye Başkanlığı ve diğer kurumlardan sorularak saptanması, öncelikle husumet sorunu çözümlendikten sonra davanın esasına yönelik hüküm oluşturulması, davalı tarafın abone veya fiili kullanıcı olduğunun tespiti halinde ise, dosya yeniden uzman başka bir mühendis bilirkişiye verilerek bilirkişiden davacının davalı taraftan isteyebileceği bedelinin hesaplatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.