Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/5404 Esas 2010/5185 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/5404
Karar No: 2010/5185
Karar Tarihi: 01.11.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/5404 Esas 2010/5185 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/5404 E.  ,  2010/5185 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    ... ile ... ve müşterekleri, Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08.07.2003 gün ve 153/219 sayılı hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de; duruşma isteminin gider olmadığından reddine karar verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    KARAR

    Davacı vekili, dava konusu ... ilçesi, Karahasanlı köyü 649 numaralı parselin müvekkili İsmail’e babasından intikal ettiğini, 40 – 50 seneden beri zilyetliğinde bulunduğunu iddia ederek davalılar adına olan tapu kaydının iptalini ve müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
    Dava konusu 649 nolu parsel 15.09.1968 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda ..., ..., ... ve ... adına tesbit görüp tapuya tescil edilmiş, bilahare ...’un ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı 1984/151 Esas, 1984/140 Karar sayılı ilamıyla sonuçlanan davada davacı ...’un davalı ...’le sulh olmaları sebebiyle 649 nolu parselin ...ve mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş ancak gelen kayıtlara göre hala hükmün infaz edilmediği anlaşılmıştır.
    Davacı, babasından gelen miras hakkına istinaden bu davayı açmıştır. Mahkemece, dava, ilgili kanun maddeleri alt alta yazıldıktan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 4. maddesine atıf yapılarak hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle reddedilmiştir. Dava konusu parsele ilişkin kadastro tesbiti 15.09.1968 tarihinde yapılmış, tutanağa itiraz edilmediğinden 29.05.1969 tarihinde kesinleşmiştir. Dava ise, 28.06.1974 tarihinde harcı yatırılarak 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Bu nedenle mahkemece davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması sebebiyle reddi doğru değildir.
    Ancak, davacı babasından gelen miras hakkına dayanarak açtığı bu davada davalılar adına tesbit görüp tapuya tescil edilen 649 numaralı parselin tapu kaydının iptaliyle adına tescilini istemiştir. Taşınmazın babasından kendisine mirasçılar arasında yapılan taksim sonucunda veya hibe ya da babasının taşınmazı kendisine satışı suretiyle intikal ettiğini ileri sürmemiştir. Doğrudan doğruya babası Hasan’dan gelen miras hakkına dayanmış, davacı vekili dava dilekçesinde, “...müvekkilime babasından intikal etmiş olup, 40 – 50 seneden beri zilyettir…” sözleriyle muristen intikal eden miras hakkına dayanmıştır.
    Taşınmaz murisinden intikal ettiğine göre, TMK. nun 640/2 ve 702/2. maddelerine göre, mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Tasarruf işlemleri için ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerekir. Davacının tek başına taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemesi mümkün değildir. Böyle bir dava 11.10.1982 gün ve 3/2 sayılı YİBK’na göre dava dışı paydaşların sonradan muvafakatlarının alınması ya da miras şirketine mümessil tayini suretiyle taraf teşkili sağlanıp yürütülemez.
    İştirak halinde mülkiyette paydaşlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu kuralı ve davanın açılmasındaki ittifak koşulu dava şartı niteliğindedir. Elbirliğiyle açılmayan davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken farklı gerekçeyle reddi doğru değil ise de, hüküm sonucu itibariyle doğrudur.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 10,10 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 7,05 TL’nin temyiz eden davacıdan alınmasına 01.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.