1. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/3008 Karar No: 2017/5108
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/3008 Esas 2017/5108 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2015/3008 E. , 2017/5108 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada: Davacı, davalıya satılmış olan 3847 parsel sayılı taşınmazın davalıdan geri alınması işlemleri esnasında, kayden maliki oldukları 1188 parsel sayılı taşınmazın davalının mülkiyetine geçirilmesine dair belgelerinde olduğunun şirket temsilcisi tarafından farkedilmesi üzerine; davalı ve emlakçıların bu durumu "bir yanlışlık olmuş, bu evrakı yırtarız" diyerek geçiştirdiklerini, ancak 1188 parselin mülkiyetinin davalıya hile ile temlik edildiğini ve bu durumun 2010 yılının sonunda taşınmazın satılmak istenilmesi üzerine farkedildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, davacı ile 3847 parselin geri verilmesi karşılığında 1188 parsel ve bir miktar para üzerinden anlaştıklarını, temlikin 1997 yılında yapıldığını, iddianın doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “ öncelikle davada tapu iptali ve tescil isteği ile ilgili olarak keşfen saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, iddianın ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, hile iddiasına dayalı olarak açılan iptal ve tescil davasının dinlenebilmesi için davanın hak düşürücü süre içinde açılması gerektiğinde kuşku yoktur. Türk Borçlar Kanunu"nun 39. (Borçlar Kanunu"nun 31.) maddesine göre, aldatma (hile) öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olayda, temlik işlemi 26.03.1997 tarihinde yapılmış olup, her ne kadar davacı durumu 2010 yılında öğrendiğini ileri sürmüş ise de; tüm dosya kapsamı ve davalının savunmasından durumu 26.03.1997 tarihinde bildiği anlaşılmaktadır. Bu hali ile, hak düşürücü süre geçmiş olduğundan davanın reddedilmiş olması, bu gerekçeler ve sonucu itibariyle doğrudur.Davacının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 3.70 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 09/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.