1. Hukuk Dairesi 2017/4245 E. , 2017/5151 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları ..."ın dava konusu 46 parsel sayılı taşınmazdaki 3/10 payını dava dışı oğlu ..."a verilen vekaletname ile davalı gelini ..."ye satış suretiyle devrettiğini, davalının ev hanımı olup alım gücü bulunmadığını, 106 yaşında olan murisin temyiz kudretinin en zayıp olduğu dönemde devrin yapıldığını ve bu hususta tam teşekküllü hastaneden rapor alınmadığını, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, payları oranında iptal ve tescile olmazsa tenkise karar verilmesini istemişler, aşamada ehliyetsizlik iddiasından vazgeçmişlerdir.
Davalı, dava konusu devir nedeni ile murise satış bedelini ödediğini, ayrıca muris ..."ya kendisinin baktığını, temlikin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin karar Dairece; "...miras bırakan tarafından yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu ayrıca murisin temlik tarihinde hukuki ehliyetinin bulunmadığı ileri sürülerek eldeki dava açıldığı, ne var ki, mahkemece hukuki ehliyetsizlik iddiası konusunda bir araştırma yapılmadığı..." gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davacıların ehliyetsizlik iddiasından vazgeçtikleri, ayrıca 05/01/2010 tarihli sağlık raporunda hukuki ehliyeti haiz olduğunun belirtildiği, ancak muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davacıların miras payı oranında davanın kabulüne ilişkin karar, bu kez Dairece; "Somut olaya gelince; davalı savunması ve tanık anlatımlarına göre, devir tarihinde 106 yaşında olan murisin bakımının davalı ve ailesi tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir. (HGK."nun 29/04/2009 gün 2009/1-130 S.K) Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01/04/1974 gün 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır. Yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın dava konusu 646 sayılı parseldeki 3/10 payını temlikinde gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, kendisi ile ilgilenen, bakımını yapan gelini Merziye"ye bakılmasından duyduğu minnet sonucu devri yaptığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, bir kısım davacılar vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Bir kısım davacıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 10.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.