18. Hukuk Dairesi 2015/12900 E. , 2015/12688 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, vasi tayini istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı talep eden vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de; gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki;
1-Mahkemece verilen karar, ilgilinin tam teşekküllü bir devlet hastanesine sevkinin sağlanıp, Türk Medeni Kanunu"nun 405.maddesinde yer alan kısıtlama sebeplerinin bulunup bulunmadığının raporla tespiti yaptırılıp, oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği ve Türk Medeni Kanunu"nun 406. maddesi gereğince mal varlığını kötü yönetme sebebiyle de vasi tayini istendiğine göre mahkemece bu yönde de araştırma yapılması gerektiğinden bozulmuştur. Mahkemece tam teşekküllü bir devlet hastanesinden sağlık kurulu raporu alınmış, hükme esas alınan raporda şahsa vasi tayini gerekmediği belirtilmiştir. Yani raporda sadece Türk Medeni Kanununun 405. maddesi bakımından değerlendirme yapılmıştır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 406. maddesi uyarınca araştırma yapılmamıştır. Vesayet hakkındaki hükümlerin kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece re"sen araştırma yapılabileceği de gözetilerek, re"sen ve tarafların gösterecekleri delillerin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi,
2-6100 sayılı HMK"nun 33. maddesi uyarınca, olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir.
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405 ve 406. maddelerine dayalı, vasi atanması talebine ilişkindir.
Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 382/2b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde ise, davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir.
Aynı Kanunun 320/1 maddesinde: “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmişse de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; anılan maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir. Başka bir anlatımla, ancak hukukun cevaz verdiği hallerde duruşma açmadan dosya üzerinden karar verilebilir. (Örneğin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları gibi) veya kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanındığı hallerde dosya üzerinden karar verilebilir. (Örneğin İİK"nun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet davası gibi) Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez.
Bilindiği üzere HMK"nun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasa"nın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.
Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan Anayasa’nın 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK"nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.