15. Ceza Dairesi 2017/6691 E. , 2019/2346 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : TCK.nın 155/2, 62, 52/2, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, katılan şirkette pazarlama elemanı olarak çalıştığı, 2005 yıl sonu hesaplarının çıkarılması için şirket müşterileri ile mutad olarak gerçekleştirilen hesap mutabakatı işlemleri sırasında sanığın yaptığı tahsilat tutarları ile şirket hesaplarına intikal ettirdiği tutarlar arasında farklılıklar bulunduğu, 12 ayrı müşteri firmadan katılan şirket adına yaptığı toplamda 21.819 TL tahsilatı şirket hesaplarına intikal ettirmediğinin anlaşıldığı, bu şekilde sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda; her ne kadar sanık üzerine atılı suçu işlemediğini belirtse de; 09/08/2011 tarihli bilirkişi raporunda; katılan şirkete ait defter, belge ve kayıtlar üzerinde yaptırılan inceleme neticesinde; sanığın müşteri firmalardan katılan şirket adına tahsil ettiği toplam 21.317,40 TL parayı şirket hesaplarına aktarmadığı yönünde görüş ve kanaatin bildirilmesi, müşteri firma yetkilisi olan tanıkların anlatımları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın, 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla Kanun"un aynı hükmünü değişik zamanlarda birden fazla kez ihlal ederek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlemesi karşısında, sanık hakkında TCK"nın 43. madde hükmü uygulanmaması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK.’nun 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlık hakkını kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası gereğince sadece kendi alt soyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi, inceleme tarihi itibariyle de TCK"nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK"nun 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “5237 sayılı yasanın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, TCK"nın 53/1. maddesinin (b) bendinin uygulanmasına ilişkin hüküm fıkrasında yer alan "ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin tamamen çıkartılması suretiyle, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.