4. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/15082 Karar No: 2016/11849 Karar Tarihi: 05.12.2016
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/15082 Esas 2016/11849 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2016/15082 E. , 2016/11849 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/02/2016 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı yeri olduğundan bahisle davanın reddine dair verilen 18/05/2016 günlü kararın Yargıtay’ca adli yardım talepli olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 6100 sayılı HMK madde 334"de “(1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. (2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler. (3) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.” hükmü getirilmiştir. Aynı kanun madde 336"da ise “(2) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. (3) Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. (4) Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Dilekçeye ekli ve dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının yukarıda belirtilen kanun hükmünün öngördüğü şartları taşıdığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi. Dava, tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı yeri olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, oğlunun trafik kazası geçirmesi sonucu tedaviye alındığını, davalının ... Hastanesinde beyin cerrahi uzmanı olduğunu, görevi olmasına rağmen gerekli tıbbi müdahaleyi yapmadığını bu nedenle sakat kalmasına katkıda bulunduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, kamu görevlilerinin görevlerini ifa ederken kasıtlı veya taksirli fiillerle kişilere verdikleri zararlar nedeni ile kendilerine rücu edilmek üzere açılan davaların idari yargı yerinde açılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İdari yargı yerlerinde açılacak davalarda husumetin kimlere yöneltileceğine ilişkin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesi gereğince, idari yargı yerlerinde ancak ilgili idari kuruluş dava edilebilir. Bu yasal düzenlemeye göre, gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idare mahkemelerinde dava açılamaz. Davacı, gerçek kişi olan doktorun eylemi nedeniyle zarara uğradığını ileri sürüp istekte bulunduğuna göre, davanın görüm ve çözüm yeri adli yargıdır. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA 05/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.