Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili davacının, telefon kontörü dolandırıcıları tarafından, 15.02.2010 tarihinde dolandırıldığını, olaydan hemen sonra Cumhuriyet Savcılığına başvurduğunu; başvuru sırasında davalı T..."i arayıp yüklediği kontörlere bloke konulmasını talep ettiğini; fakat, şirket yetkililerinin talebi uygun görmediğini; Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan soruşturma sırasında ise Savcılık yazısına istinaden 131.000 kontörden 59.585"ine bloke konduğunu; ancak, davalının, bu miktar için de bir ödemede bulunmadığını iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 131.000 kontör karşılığı olan 23.580 TL"nin müvekkili davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının telefonla bloke talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle olayda kusurlarının bulunmadığını savunup; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile; 123.000 adet kontör karşılığı olan 22.140 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, davacı tarafından dolandırıldığı iddiasıyla, yüklediği yüksek miktardaki kontörler üzerine bloke konulması yönünde bildirimde bulunulmasına rağmen; GSM hatlarına yüklenen kontörlerin piyasada satışına engel olmayan davalının, bu nedenle, kusurlu olduğu anlaşılmakta ise de; davacının da olayın meydana gelmesinde büyük ihmali olduğu ve dolayısıyla müterafık kusuru bulunduğu da bir gerçektir. Mahkemece, bu husus gözetilmeden, doğan zararın tamamından davalının sorumlu tutulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.