19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/11020 Karar No: 2016/14109 Karar Tarihi: 31.10.2016
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/11020 Esas 2016/14109 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz talebi reddedildi. İhtiyati haciz talep eden vekili, müvekkili ile borçlu arasında Kredi kartı üyelik sözleşmesi uyarınca borçluya kredi kartı verildiğini, borcun ödenmemesi üzerine hesabın katedildiğini iddia etti. Mahkemece, banka tarafından usulüne uygun ihtarname tebliğ edilmediği için alacağın muaccel hale gelmediği ve kanundaki ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı gerekçeleriyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildi. İcra ve İflâs Kanunu’nun 258/I hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin “alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Aksine, ihtiyati hacze konu her alacağın açılacak bir menfi tespit veya istirdat davasına konu olması kanunda öngörülen bir olasılıktır. Bu durumda mahkemece, ihtiyati haciz koşullarının varlığı gözetilerek ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kanun maddeleri: İcra ve İflâs Kanunu’nun 258/I hükmü, İİK’nın 264’üncü maddesi.
19. Hukuk Dairesi 2016/11020 E. , 2016/14109 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz talebinin yapılan incelenmesi sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı talebin reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu.
- K A R A R -
İhtiyati haciz talep eden vekili, müvekkili ile borçlu arasında imzalanan Kredi kartı üyelik sözleşmesi uyarınca borçluya kredi kartı verildiğini, borcun ödenmemesi üzerine hesabın katedildiğini ileri sürerek ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Mahkemece, banka tarafından usulüne uygun ihtarname tebliğ edilmediği için alacağın muaccel hale gelmediği ve kanundaki ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı gerekçeleriyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karar ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından temyiz edilmiştir. İcra ve İflâs Kanunu’nun 258/I hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin “alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Öte yandan, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için “alacağın yargılamayı gerektirmemesi” şeklinde bir koşul da kanunda öngörülmemiştir. Aksine, ihtiyati hacze konu her alacağın, kural olarak İİK’nın 264’üncü maddesi kapsamında itirazın kaldırılmasına veya itirazın iptali davasına ya da açılacak bir menfi tespit veya istirdat davasına konu olması kanunda öngörülen bir olasılıktır. Bu durumda mahkemece, ihtiyati haciz koşullarının varlığı gözetilerek ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şeklide hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.