10. Ceza Dairesi 2018/2588 E. , 2018/4947 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı"nın, 17/04/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...’nın mahkûmiyetine dair İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19/03/2013 tarihli ve 2013/12 esas, 2013/216 sayılı kararı ile yine aynı Mahkemenin 15/05/2013 tarihli ve 2013/9 esas, 2013/459 sayılı kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 27/04/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanığın 25/04/2010 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle düzenlenen 18/05/2010 tarihli iddianame üzerine yapılan yargılama sonucunda, İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 07/12/2010 tarihli ve 2010/1369 esas, 2010/1845 sayılı kararı ile TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği,
Bu kararın infazı sırasında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin ihlal edildiğinin bildirilmesi üzerine, mahkemece yargılamaya devam edilerek, İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 15/05/2013 tarihli ve 2013/9 esas, 2013/459 sayılı kararı ile sanığın TCK’nın 191/1, 62/1, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 6.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
2- Aynı sanığın 29/04/2010 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle düzenlenen 05/08/2010 tarihli iddianame üzerine yapılan yargılama sonucunda, İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 14/10/2010 tarihli ve 2010/1675 esas, 2010/1559 sayılı kararı ile TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği,
Bu kararın infazı sırasında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin ihlal edildiğinin bildirilmesi üzerine, mahkemece yargılamaya devam edilerek, İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 19/03/2013 tarihli ve 2013/12 esas, 2013/216 sayılı kararı ile sanığın TCK’nın 191/1, 62/1, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 6.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Dosya kapsamına göre, 2013/9 esas sayılı dosyada suç tarihinin 25/04/2010, iddianame düzenleme tarihinin ise 18/05/2010 olduğu, 2013/12 esas sayılı dosyada ise suç tarihinin 29/04/2010, iddianame düzenleme tarihinin ise 05/08/2010 olduğu, her iki suçun da ilk iddianamenin düzenlenme tarihinden önce işlendiği ve hukuki kesinti olmadığı, anılan iki dosyada da sanığın üzerine atılı eylemlerin aynı mahiyette olduğu dikkate alınarak, bu eylemlerin bir suç işleme kararı icrası kapsamında işlendiği anlaşıldığından, dosyaların birleştirilmesi ve 5237 sayılı Kanunun 43. maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp cezanın arttırılarak tayini gerektiği gözetilmeksizin, her bir eylem için ayrı ayrı ceza verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19/03/2013 tarihli ve 2013/12 esas, 2013/216 sayılı kararı ile yine aynı Mahkemenin 15/05/2013 tarihli ve 2013/9 esas, 2013/459 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık hakkındaki her iki dosyaya konu olan 25/04/2010 ve 29/04/2010 tarihli her iki suça ilişkin olarak İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sırasıyla 18/05/2010 ve 05/08/2010 tarihli iki ayrı iddianame ile dava açılmış ve mahkemece sanığın her iki suçtan ayrı ayrı mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Ancak daha sonra, esasen sanığın her iki suçu da 18/05/2010 tarihli ilk iddianameden önce işlemiş olduğu, bu nedenle aralarında hukuki kesinti oluşmadan işlenen her iki suça ilişkin olarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi için her iki dosyanın birleştirilmesi gerektiği iddiası ileri sürülerek her iki karara karşı kanun yararına bozma ihbarında bulunmuş ise de, mahkeme tarafından hüküm tarihinde bilinmeyen ve sonradan ortaya çıkan bu durumun ilk kez kanun yararına bozma yolu ile incelenmesi mümkün olmayıp, yasaya aykırı olduğu iddia edilen mahkeme kararlarına karşı başvurulacak diğer kanun yolları tükenmediğinden, yargılama sona erdikten sonra ortaya çıkan bu durumun CMK’nın 311 ve devamı maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kapsamında değerlendirilebileceği cihetle, kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmediğinden, İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19/03/2013 tarihli ve 2013/12 esas, 2013/216 sayılı kararı ile yine aynı Mahkemenin 15/05/2013 tarihli ve 2013/9 esas, 2013/459 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 07.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.