14. Hukuk Dairesi 2016/8345 E. , 2018/7930 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.03.2014 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, harici satış iddiasına dayalı ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, ..."un 379 sayılı parselde kayıtlı taşınmazı 10.05.2004 tarihli adi yazılı sözleşme ile davacıya sattığını, taşınmazın imar uygulaması sonucu ifraz edilerek 7600 ada 2 sayılı parsel ile 7594 ada 18 sayılı parselin ... ile ... adına tescil edildiğini belirterek, davalıların murisleri ... ile ... adına kayıtlı taşınmazların tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... oğul davayı kabul etmiş, bir kısım davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
“Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
Somut olaya gelince, son celsede "davanın kabulüne, senet bedelinin taşınmazın değeri olarak ödendiğinin kabulüne," denilmiş, gerekçeli kararda ise "davanın kabulüne, senet bedelinin taşınmazın değeri olarak ödendiğinin kabulüne, ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi 7600 ada 2 sayılı parsel ile yine aynı ilçe aynı mahalle 7594 ada 18 parsel sayılı taşınmazın ... kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline" denilerek ... iptali ve tescile karar verilmiştir. Temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür. 10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür. Bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.
Öte yandan, davalılar ..., ... ile ..."ın vekili olduğunu söyleyen Av. ..."a ait vekaletnamenin dosya arasına alınmamış olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.