Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/1572 Esas 2018/2611 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/1572
Karar No: 2018/2611
Karar Tarihi: 17.09.2018

Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/1572 Esas 2018/2611 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Ceza Dairesi tarafından verilen 2018/1572 E. ve 2018/2611 K. sayılı kararda, sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetine hükmedildiği belirtilmektedir. TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK'nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca verilen kararın istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Kararda, yerel mahkemenin ByLock delilinin hukuka uygunluğu konusunda Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onaylanan gerekçelere uygun davrandığı ifade edilmiştir. Ancak suç tarihinin yanlış yazılmış olması sebebiyle düzeltmeye gidilmesi gerektiği belirtilmiştir. Karar, Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli iptal kararının da infaz aşamasında gözetilmesi gerektiği konusunda hükme bağlanmıştır. Kanun maddeleri olarak TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK'nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri kararda yer almaktadır.
16. Ceza Dairesi         2018/1572 E.  ,  2018/2611 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm : TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK"nın 62,
    53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına
    ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
    Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyizin sebebine göre dosya incelendi gereği düşünüldü;
    Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    Yerel mahkemenin, ByLock delilinin hukuka uygunluğu ile ilgili olarak esas itibariyle ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 karar sayılı kararında açıklanan gerekçeleri de benimsemiş olması karşısında gerekçede ayrıca Yargıtay uygulamalarına yanlış anlam yüklenerek; “Bu çerçevede MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından ana kaynağı (...) yurt dışında olan ve genellikle cep telefonuna kurulan ve internet üzerinden yazışma imkanı veren kriptolu "bylock" programına dair gerekli teknik araştırma, analiz yapmak ve elde edilen verileri bilgi haline getirip, bunları ilgili güvenlik birimlerine ve buradan da adli birimlere ulaştırma yetki ve görevi vardır. Pek çok Yargıtay kararında "istihbarat kaynaklarından gelen veri ve bilgiler" yargılama sırasında delil olarak kabul edilmiştir. Yine Yargıtay kararlarında (Örneğin; Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 28.11.2013 tarih 2013/8995-14476 E.K. Sy. Kararı gibi) terör örgütleriyle ilgili yapılanmanın ve grubun terör örgütü içinde olup olmadığı hususunun Emniyet Genel Müdürlüğünden sorulması gerektiği belirtilmiş olup, bu konuda verilen cevabın da Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından toplanan "istihbarat kaynaklı veri ve bilgilerin" değerlendirilmesi sonucu açıklanan bir hukuki kanaat olmasına rağmen bu bilgiler mahkemelerce delil olarak kabul edilmektedir.” denilmek suretiyle hukuki dayanaktan yoksun değerlendirilmelere yer verilmesi sonuca etkili görülmemiş; silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi eden suçlardan olup yakalanma ile temadi kesileceğinden, suç tarihinin gerekçeli karar başlığında "24.05.2017" yerine "15.07.2016" olarak yazılması, mahallinde düzeltilebilecek maddi hata kabul edilmiş; Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı iptal kararının TCK"nın 53. maddesinin uygulanması yönünden infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK"nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 17.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.