Davacı Nurcan vekili Avukat Mehmet tarafından, davalı İ.. Ç.. aleyhine 04/07/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08/10/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eyleme dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının evli olduğunu gizleyerek kendisine arkadaşlık teklif ettiğini, ilk buluşmalarında davalıya kendisini rahat bırakmasını söylese de davalının ısrarları üzerine ikinci defa buluşmak zorunda kaldığını, bu buluşmalarında davalının davacıyı evlenme vaadiyle kandırdığını ve cinsel ilişkiye varmayacak derecede bir münasebetlerinin olduğunu, davalının köyde yaşayan davacıyı bu yaşananları ailesine anlatmakla tehdit ederek davacıyı cinsel ilişkiye zorladığını, davalının evli olduğunu öğrenince davalıyla görüşmeyi kestiğini ancak sonrasında gebe olduğunu öğrendiğini, gebeliğin ilerlemiş olması nedeniyle çocuğu aldıramadığını, bunu öğrenen davalının çocuğu kabul etmeyerek kendisini kovduğunu, bir devlet sığınma evine yerleşerek çocuğunu orada dünyaya getirdiğini, bu yaşananlar nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunu ve kişilk haklarının zarar gördüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını ve cinsel birlikteliğin tarafların rızası ile olduğunu, kendisine yüklenebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı ilişkiye rızası ile girmiş olsa da ilişki sonrası davacının hamile kaldığı, bu nedenle psikolojisinin ve ruh sağlığının bozulduğu, başkasıyla evli olan davalının evlilik, cinsel ilişki gibi konularda daha tecrübeli olduğu ve kusurunun bulunduğu gerekçesiyle istem kısmen hüküm altına alınmıştır. Dosya kapsamından; davacının olay tarihinde ergin olduğu anlaşılmaktadır. Olayla ilgili ceza yargılaması Rize Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2011/155 esas, 2011/166 karar sayılı dosyası ile yapılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda; eylemin davacının rızası dahilinde gerçekleştiği belirtilmiş ve davalının eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle beraat kararı verilmiştir. Bu karar Yargıtay tarafından onanmış ve kesinleşmiştir. Esasen eylemin tarafların rızası dahilinde gerçekleştiği olgusu mahkemenin de kabulündedir. Tarafların rıza çerçevesinde gerçekleştirdikleri eylem hukuka aykırılık içermediği gibi davalının bu eylem nedeniyle tek başına kusurlu sayılması da doğru değildir. Olayda haksız eylemin unsurları oluşmamış olup, davalının tazminatla sorumlu tututlmasına imkan bulunmamaktadır. Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.