Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/623 Esas 2016/8050 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/623
Karar No: 2016/8050
Karar Tarihi: 02.05.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/623 Esas 2016/8050 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı tarafından müvekkil aleyhine bonoya dayalı olarak icra takibine başlandığı, ancak davacının bu senetin bedelsiz olduğunu ve imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek icra takibinin iptali ve %40 tazminat talep ettiği belirtiliyor. Mahkeme yapılan yargılama sonunda, dava konusu bonodaki imzanın davacıya ait olmakla birlikte bilirkişi raporlarına göre imzanın elde edildiği şekilden dolayı bononun geçerli olmadığına karar veriyor ve davanın kabulüne karar veriyor. Ancak temyiz duruşmasında verilen kararda, imzanın davacıya ait olduğu ve bedelsizlik iddiasının ispat edilmediği göz önünde bulundurularak, davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtiliyor ve hüküm bozuluyor.
Kanun Maddeleri:
- İcra iflas kanunu (2004 sayılı kanun)
- Borçlar kanunu (6098 sayılı kanun)
19. Hukuk Dairesi         2016/623 E.  ,  2016/8050 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    rgılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."in gelmiş olmalarıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiğini, icra takibine konu bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, davalının müvekkiline bono miktarı kadar borç para vermesinin sözkonusu olmadığını, bononun bedelsiz olduğunu ileri sürerek icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine, icra takibinin ve bononun iptaline ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borç para verdiğini, karşılığında dava konusu bonoyu aldığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, zira savcılık tarafından yürütülen soruşturma dosyasında ve gerekse icra hukuk mahkemesinde imza ve borca itiraz davasında alınan raporlarda imzanın davacıya ait olduğunun belirlendiğini belirterek, davanın reddine ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ... Dairesi tarafından heyet olarak düzenlenen 05.10.2012 tarihli raporda, dava konusu bonodaki borçlu imzasının davacının eli ürünü olduğu belirtilmesine rağmen, dört üyenin, karşı oy yazarak pencere senet sahtekarlığı diye nitelendirilen sahtekarlık türünün mevcut olduğu yönünde görüş bildirdiği, itiraz üzerine alınan ... Daire Başkanlığından alınan raporda da, söz konusu bononun imza bölümünün üstte kalacak şekilde katlanıp, ikinci bir bononun imza bölümünün pencere şeklinde kesilip, katlanan bononun imza bölümüne denk gelecek şekilde yapıştırıldığı, imzalandıktan sonra yapıştırılan senedin kaldırılığı/ söküldüğü şeklinde görüş bildirildiği, buna göre icra takibine dayanak bonodaki imza, davacıya ait olmakla birlikte bilirkişi raporlarında belirtilen şekillerde imzanın elde edildiği, bu nedenle söz konusu bononun, geçerli olduğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne icra takibine konu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bononun iptaline ve %20 tazminata karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, icra takibine konu senetteki imzanın sahte olduğu ve bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
    Yargılama safahatında...Cumhuriyet Başsavcılığı"nca 07.12.2009 tarihli bilirkişi raporu alınmış; "İnceleme konusu senedin üzerindeki el yazıları ve imzanın mavi uçlu kalemle oluşturulmuş bulunduğu, el yazıları ve imzaların bulunduğu bölümlerde herhangi bir silinti, kazıntı, kağıt maddesi kaybı gibi fiziksel bir değişim görülmediği" şeklinde rapor düzenlenmiştir.
    Yine dosya içerisinde mübrez 25.03.2010 tarihli bilirkişi raporunda imzanın davacıya ait olduğu bildirilmiştir.
    04.03.2011 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporunda ise, imzanın davacıya ait olduğu açıklanmıştır.
    Açıklanan raporlarda görüldüğü üzere senetteki imzanın davacıya ait olduğu ihtilafsız şekilde saptandığı gibi senedi ilk inceleyen 07.12.2009 tarihli bilirkişi raporunda senedin; imzaların bulunduğu bölümlerinde herhangibir silinti,kazantı,kağıt maddesi kaybı gibi fiziksel bir değişim görülmediği şeklinde tespite yer verilmiş olup, bu tespitten de anlaşıldığı üzere senedin üzerinde herhangibir oynama ya da tahrifat yapıldığı tespit edilmediği görülmektedir.
    Bu durumda imza incelemesi için 05.10.2012 tarihinde yapılan inceleme ve buna bağlı olarak 18.03.2015 tarihinde bononun kağıdı üzerinde yapılan incelemeler aradan zaman geçtiği için sıhhatli olarak kabul edilemez.
    Hal böyle olunca imzanın davacıya ait olduğu ve bedelsizlik iddiasının da ispat edilmediği gözetilerek davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulünde isabet görülmediğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 02/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.