Davacı A.. Ç.. vekili Avukat Hasan tarafından, davalı G.. B.. aleyhine 23/07/2012 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, konusuz kalan kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 22/07/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, emekli olabilmek için davalının Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödemesi gereken primleri kendisinin ödediğini, yaptığı ödemeler için Gönen İcra Dairesinin 2012/1539 Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi yaptığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı Belediye bir kamu tüzel kişisidir. İşlem ve eylemleri kural olarak kamusal nitelik taşır. Davalı Belediye Başkanlığı tarafından ödenmeyen primler nedeniyle zarara uğranıldığı iddia edildiğine göre; istemin idare hukuku kuralları çerçevesinde ve idari yargı yerinde değerlendirilmesi gerekmektedir. İtirazın iptali davası sırasında, icra takibinin temelini oluşturan ve aslı da idari eylem olan alacağın varlığının ve kapsamının hukuk mahkemesi tarafından çözümlenmesi kabul edilemez. Diğer yandan, idari yargı yerinde "itirazın iptali" biçiminde bir dava yolu düzenlenmediğinden, adli yargı yerinde yargı yolu bakımından görevsizlik kararı da verilemez. Bu durumda, istem idari yargı yerinde dava konusu edilip oradan bu konuda bir karar alınmadan icra takibi yapılmasına ve icra takibine itiraz üzerine adli yargı yerinden itirazın iptalinin istenmesine yasal olanak bulunmadığından, davacının istemi dinlenilebilir nitelikte değildir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek dava dilekçesinin reddedilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası çözümlenerek yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre davalının öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.