19. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/17172 Karar No: 2016/8774 Karar Tarihi: 12.05.2016
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/17172 Esas 2016/8774 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı olan tarafın herhangi bir kusurunun bulunmadığı belirtilerek, davacının kâr kaybı ve cezai şart alacağı talebini reddeden bir mahkeme kararıdır. Ancak, dosya incelendiğinde davacının akdi fesihte haklı olduğu ve sözleşmede kâr kaybı ile cezai şartın birlikte istenebileceği kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu nedenle, karar bozulmuş ve davacı yararına 1.350,00 TL duruşma vekalet ücreti davalıdan alınarak ödenmesi kararlaştırılmıştır. Kanun maddeleri olarak, sözleşmenin 29. maddesinde kâr kaybı ile cezai şartın birlikte istenebileceği, borçlunun zor duruma düşmesinin cezai şartın tamamen kaldırılması için yeterli sebep olmayıp ancak kısmi tenkis yapılabilieceği ve cezai şartın re'sen tenkis edilmesi durumunda karşı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir.
19. Hukuk Dairesi 2015/17172 E. , 2016/8774 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av....... gelmiş, başka gelen olmadığından, onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R - Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin ihlali nedeniyle kâr kaybı ve cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davalı vekili, davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davacının, sözleşmenin feshinde haklı olmadığı ve bu nedenle de mahrum kalınan kâr talebinde bulunamayacağı, öte yandan sözleşmede öngörülen cezai şartın davalının mahvına sebep olabilecek nitelikte olduğu, bu hususun genel ahlaka uygun düşmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya kapsamına göre davacı akdi fesihte haklıdır. Mahkemece aksi yöndeki kabul yerinde değildir. Diğer yandan sözleşmenin 29.maddesinde kâr kaybı ile cezai şartın birlikte istenebileceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda mahkemece, davalının sözleşmenin 24.maddesinde öngörülen alım taahhüdüne uymaması nedeniyle davacının kâr mahrumiyeti ve cezai şart talep edebileceği, bununla birlikte davacının 15.07.2010 tarihli ihtarnameye kadar davalıya alım taahhüdüne uyması hususunu ihtar etmeyip mal vermeye devam ederek, son yıla ilişkin kâr mahrumiyeti dışındaki diğer yıllara yönelik talebinden vazgeçmiş sayılacağı, son yıla ilişkin taahhüdünü yerine getirmemesinden dolayı talepte bulunacağı hususu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle kâr mahrumiyeti talebinin reddi doğru görülmemiştir. Öte yandan, borçlunun zor duruma düşmesi tek başına cezai şartın tamamen kaldırılması için yeterli sebep olmayıp, ancak kısmi tenkis yapılabilir. Bu yönde delil takdirinde hataya düşülmesi de isabetsizdir. Ayrıca, cezai şart re’sen tenkis edildiğine göre, tenkis edilen miktar için karşı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.