19. Hukuk Dairesi 2015/17641 E. , 2016/9262 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... gelmiş diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle müvekkilinin davalıya çekler verdiğini 45,000 TL"lik çek bedeli ödendikten sonra kalan çeklerin iadesi karşılığında müvekkilinin yeni çek vereceği şeklinde anlaştıklarını, davalı eski çekleri iade etmeden müvekkilinin 595,000 TL bedelli yeni çekleri davalıya teslim ettiğini, davalının ise iade etmesi gereken çeklere dayalı olarak icra takibi başlattığını, teminat mektuplarının nakde çevrildiğini, borcun ödendiğini belirterek takibe konu çekler nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporları ile takip ve dava tarihi itibarıyla davacının davalıya borcu bulunduğu tespit edildiğinden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde harca esas değer olarak 242.237,11 TL. göstermiş ve anılan değer üzerinden peşin harcı yatırmış ise de, dava dilekçesinin netice talep kısmında toplam değeri 275.000 TL. olan takip konusu 7 adet çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteminde bulunmuştur. Bu durumda mahkeme eksik harç yatırtıldıktan sonra davaya devam edilmesi gerekirken harcı yatırılmayan kısım yönünden davaya devam olunarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Öte yandan; dava konusu 28.08.2012 keşide tarihli 45.000 TL. bedelli çekin icra takibinden önce ödendiği iddia edilerek iş bu menfi tespit davası açılmıştır. Davacı tarafından dosyaya sunulan 29.08.2012 tarihli... EFT gönderimi dekontundan davacının hesabından davalı hesabına anılan çek bilgilerinin yer aldığı açıklama ile 45.000 TL."nin gönderildiği anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında davalı defterleri incelenmek suretiyle alınan 14.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda da, anılan çek bedelinin davacı tarafından davalıya ödendiğinin davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda dava konusu 28.08.2012 keşide tarihli ve 45.000 TL. bedelli çekin ödendiği sübut bulmasına rağmen anılan çek yönünden davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Ayrıca davacının davalı yedinde bulunan 900.000 TL. bedelli teminat mektuplarının, davadan önce, icra takibinde sonra 02.10.2012 tarihinde nakde çevrilerek davalıya ödendiği banka yazı cevapları, ödemeye dair banka dekontları ve taraf defterleri ile sabittir.
Türk Borçlar Kanunu"nun 101. maddesi “Birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır.”, 102. maddesi “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.” hükmünü içermektedir. Alınan 14.07.2014 tarihli bilirkişi raporu ile, davalı defterlerinde teminat mektubunun nakde çevrildiği tarihte davacının davalıdan 143.260,97 TL. alacaklı olduğunun kayıtlı bulunduğu tespit edilmiştir. Davacının davalıya vermiş olduğu ve dava konusu olmayan diğer çeklerin bankaya ibraz edilerek karşılıksız çıkma tarihleri ise, 18.12.2012 – 19.03.2013 tarihleri arasındadır. Hal böyle olunca mahkemece anılan yasa hükümleri gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken teminat mektuplarının dava tarihinden sonra nakte çevrildiğine ilişkin dosya kapsamına uygun olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 24/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.