Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/13404 Esas 2019/7469 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13404
Karar No: 2019/7469
Karar Tarihi: 13.06.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/13404 Esas 2019/7469 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/13404 E.  ,  2019/7469 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkiline sigortalı iş yerinin davalının kiracısı olduğunu ve iş yerindeki atık su borusunun yağış olmaksızın patlaması sonucu iş yerindeki malların zarar gördüğünü, sigortalıya 5.610,96 TL ödendiğini açıklayıp ödenenin rücuan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan delillere göre; zarara sebep olayın davalının eylemlerinden kaynaklanmadığı, zararın davalının maliki/kiralayanı olduğu yapıdan ve yapıya ait tesislerin bakımındaki eksiklikten kaynaklanmadığı, davalının taşınmazına komşu parselde bulunan iki ayrı binanın atık su borularının davalının taşınmazı içinde birleştikleri noktada gerçekleşen arıza/patlama sebebiyle zararın doğduğu, davalının meydana gelen zararda sorumluluğu bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, iş yeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında "Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır. TTK"nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü: “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler” şeklindedir.
    Somut olayda, davacı ... şirketinin sigortalısı ile davalı arasında zarara uğrayan taşınmazın kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesi mevcut olup uyuşmazlık temelde kira akdinden kaynaklanmaktadır.
    Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yürürlük tarihinden sonra 24.08.2015 tarihinde açılmış olmasına ve yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olmasına göre mahkemece, davanın HMK"nın 114/1-c maddesi gereğince görevsizlik nedeniyle HMK"nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.