4. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/16052 Karar No: 2017/6834 Karar Tarihi: 06.11.2017
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2015/16052 Esas 2017/6834 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2015/16052 E. , 2017/6834 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 30/09/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/05/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıların yolunu keserek kendisine bıçak çektiklerini ve tecavüz etmeye kalkıştıklarını belirterek, uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davacının olay nedeniyle tazminat talep etme hakkına sahip olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Türk Borçlar Kanunu"nun 56 (Borçlar Kanunu 47) maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç; edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun bir biçimde göstermelidir.Dosya kapsamından, ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2005/277 esas 2006/120 karar sayılı dosyasında davalılar hakkında 15 yaşından küçük mağdurenin ırzına geçmeye eksik teşebbüs suçundan mahkumiyet kararı verildiği, hükmün Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 20.04.2012 gün 2011/1959 esas 2012/4619 karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 14. Ceza Dairesi ilamında dava konusu olaya ilişkin olarak; mağdurenin hileli hareketlerle tenha bir mahalle çekilmeye çalışılması, dağlık bölgede ellerinde bıçakla iki sanığın mağdureye saldırmaları, mağdurenin mücadele ile kurtulup kaçmasından sonra ısrarlı takip etmeleri şeklindeki suçun işleniş biçim ve özellikleri, suçun işlendiği yer, suç konusunun önem ve değeri, faillerin kasta dayalı kusurlarının ağırlığı nazara alınarak TCK 61/1 maddesi gözetilerek bu suç için kanunda öngörülen cezanın alt sınırından uzaklaşılarak alt ve üst sınır arasında uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken alt sınırdan uygulama yapılmasının karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmadığı açıklanmıştır. Şu durumda, olayın oluş şekli, davacının olay tarihindeki yaşı ceza yargılamasında belirlenen maddi vakıalar ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde; hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Davacı yararına daha üst seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru görülmediğinden bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.