17. Hukuk Dairesi 2017/596 E. , 2019/8531 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 24.09.2019 Salı günü davacı vekili Av. ... geldi. Davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı şirkete sigortalı konutun bulunduğu arazide ve civarında 27/02/2012 tarihinden itibaren meydana gelen toprak kayması sonucu yapının kullanılamaz derecede hasar gördüğünü, davalı şirketçe ödeme talebinin haksız reddedildiğini ileri sürerek her bir poliçe için 55.000,00"er TL olan güvence bedelinin şimdilik 30.000,00 TL"den 60.000,00 TL"si poliçe hasar teminatı ve 2.000,00"er TL"den 4.000,00 TL hukuksal koruma güvencesi olmak üzere toplam 64.000,00 TL"nin doğal afetin gerçekleştiği tarih olan 27/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, bu talebin reddi halinde ödenen 251,80 TL prim tutarının iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, söz konusu hasarın poliçe vadesinden önce gerçekleştiğinin belirlendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu meskende rizikonun poliçe tanzim tarihi olan 13.02.2012 tarihinden önce gerçekleşmiş olduğu
kanaatine varılmakla davanın asıl istem yönünden reddine, yine 6102 sayılı TTK"nın 1458. maddesinin son cümlesindeki şartlar oluştuğundan sigortacı prime hak kazanmış olmakla terditli istem yönünden de davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yer kayması rizikosuna dayalı konut sigorta poliçesi gereği ödenmesi gereken tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya sigortalı konutun yer kayması sonucunda hasar gördüğünü iddia etmiş, davalı vekili ise söz konusu zemin hareketlerinin poliçe vadesinden önce başladığının belirlendiğini ve talebin teminat dışında kaldığını savunmuştur. Mahkemece; dava konusu rizikonun sigorta vade tarihi olan 13.02.2012 tarihinden önce gerçekleşmiş olduğu kanaatine varıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafından alınan eksper raporunda; yapı-zemin düzeninin 2012 senesinden önce bozulduğu ve bu hasarın teminat dışı kaldığı belirtilmiştir.
Yargılama sırasında keşif sonucu jeolog bilirkişi tarafından düzenlenen 14.04.2014 tarihli raporda; dava konusu yapının bulunduğu zeminde kayma-heyelan riskinin madde madde belirtilen etkenlere bağlı olarak her zaman olası olduğu belirtilmişse de rizikonun poliçe vadesinden önce gerçekleştiği yönünde bir tespit bulunmamaktadır.
TTK 1401. maddesinde “Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.” düzenlemesi mevcuttur.
1409. Maddesi hükmüne göre de oluşan rizikolardan sigortacı sorumlu olduğu gibi aynı TTK"nın 1409. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Binaların sigortalatılmadan önce sigorta işlemlerinin yapılıp yapılmayacağı hususundaki sorumluluk basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalı ... şirketindedir. Davacı ile davalı arasında TTK 1401. maddesine göre düzenlenen 13.02.2012 tarihli poliçelerde dava konusu konutun
hasarsız olduğu davalı tarafından kabul edilmekle davalının bu durumun aksini geçerli somut delillerle ispat etmesi gerekmektedir.
Bu durumda, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olan davalı tarafça, poliçe tanziminden önce rizikonun gerçekleştiği ilgilisince bilindiği somut delillerle ispat edilmemiş olmasına göre yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmeyip hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.