15. Ceza Dairesi 2020/6609 E. , 2020/10100 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 52, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın yokluğunda verilen Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/09/2009 tarihli kararının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre 01/02/2010 tarihinde tebliğ edilerek kesinleştirme işlemi yapılmış ise de, tebligat tarihinde yürürlükte bulunan 7201 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır." ve 35. maddesinde yer alan, “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenlemeler dikkate alındığında, sanığın 13/10/2008 tarihli talimat duruşması sırasında bildirdiği adresten farklı adrese gönderilen tebligatın iade olması üzerine, sanığın duruşmada bildirdiği adrese tebligat çıkartılması gerekirken, sanığın soruşturma aşamasında bildirdiği “Anafartalar Güvercin Sokak 11/7 Ulus Altındağ/Ankara” adresine anılan Kanun"un 35. maddesine göre tebliğ işlemi yapıldığı, dolayısıyla yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı ve bu nedenle kararın kesinleşmediği cihetle, sanık tarafından verilen 31/07/2014 tarihli kanun yararına bozma dilekçesinin anılan karara yönelik öğrenme üzerine verilmiş temyiz dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla yapılan incelemede;
Sanığa yüklenen “dolandırıcılık” suçunun 5237 sayılı TCK’nın 157/1. maddesinde öngörülen cezasının miktarı ve üst sınırı itibarıyla tabi olduğu, TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık olağan dava zamanaşımının, TCK’nın 67/2-d maddesine göre zamanaşımını kesen son işlem olan 29/09/2009 hüküm tarihinden, temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış olup, sanığın temyiz itirazı bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasının, gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e, 67/2-d, 3 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, sanığın infaz evraklarının işlemsiz olarak 06/08/2019 tarihli müzekkere ile işlemsiz olarak iadesinin istenmesine karşın, UYAP sisteminden yapılan sorgulamada bu suçtan hükümlü olarak bulunduğunun anlaşılması karşısında, bozma sebebine göre sanığın infazının durdurulmasına, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu değilse derhal TAHLİYESİNE, salıverilmesinin temini için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 19/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.