Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/8837 Esas 2019/5388 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8837
Karar No: 2019/5388
Karar Tarihi: 22.10.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/8837 Esas 2019/5388 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, 95 parsel sayılı taşınmazdaki 1 numaralı dükkanın hileli yollarla davalıya temlikinin sağlandığını ve bedel ödenmediğini iddia ederek tapu iptali ve tescili istemiştir. Yerel mahkeme, taşınmazın davalıya satışının mevzuattaki şekil şartlarına uygun yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak dava dilekçesinde \"hile\" hukuksal nedeni ileri sürüldüğünden, mahkemenin nitelendirmesi yanlış olduğu belirtilerek davacının temyiz itirazı kabul edilmiş ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Kanun maddeleri olarak ise, TBK'nın 36/1 maddesi ve BK'nın 28/1 maddesi belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2016/8837 E.  ,  2019/5388 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.10.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... Gıda Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, davaya konu 95 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu dükkanın hileli yollarla davalıya temlikinin sağlandığını, herhangi bir bedel de ödenmediğini ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, taşınmazın satış bedelinin davacıya elden ödendiğini, iddiaların doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, taşınmazın davalıya satışının mevzuattaki şekil şartlarına uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Ne var ki, mahkemece yapılan nitelendirmenin ve değerlendirmenin isabetli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.
    Hemen belirtilmelidir ki, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada "hile" hukuksal nedenişne dayanıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere hile(aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 36/1.(818 sayılı Borçlar Kanunu"nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Hal böyle olunca, tarafların bildirdiği tüm delillerin toplanması ve yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın inançlı işlem olarak nitelendirilip sonuca gidilmesi doğru değildir.
    Davacının, açıklanan nedenden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


















    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.