Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/7655 Esas 2019/5928 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7655
Karar No: 2019/5928
Karar Tarihi: 26.09.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/7655 Esas 2019/5928 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme, paydaşların malik olduğu bir taşınmazın ortaklığının giderilmesine ilişkin bir davada, davalıların bazılarının taşınmaz üzerinde muhdesatlarının bulunduğu iddiasıyla davanın reddine yönelik taleplerini reddederek davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak bir kısım davalılar tarafından temyiz edilen hüküm Yargıtayca bozulmuş ve muhdesatların aidiyeti hususunda tarafların ittifak etmedikleri takdirde bu iddiaları hakkında dava açmaları gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur. Ayrıca, tapuda muhdesatların kimlere ait olduğu hususunda şerh varsa veya bu konuda ittifak ediliyorsa ve muhdesatın arzın değerinde bir artışa neden olduğu tespit edilirse, artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arz ve muhdesatın değerlerinin ayrı ayrı tespit edilmesi ve bu değerlerin toplanarak taşınmazın tüm değerinin bulunması gerektiği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 816
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 1009
14. Hukuk Dairesi         2016/7655 E.  ,  2019/5928 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06/01/2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09/09/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, tarafların müştereken ve iştirak halinde malik oldukları 2166 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... , dava konusu taşınmaz üzerinde paydaşlara ait ev ve müştemilatlar bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuş; adı geçen davalı ile diğer bir kısım davalılar vekili de müvekkillerine ait muhdesatlar hakkında dava açmak üzere süre verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
    Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
    Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza, ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
    Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
    Somut olaya gelince; bir kısım davalılar vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkillerine ait ev, müştemilat, ağaç vb. muhdesatlar bulunduğunu belirterek bu muhdesatların aidiyeti hususunda dava açmak üzere süre verilmesini talep etmiş; ancak mahkemece, 16.03.2015 tarihli heyet bilirkişi raporunda değeri ve kime ait olduğu açıkça belirtilen bu muhdesatların aidiyeti hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi bir kısım davalılar vekiline de bu hususta dava açmak üzere süre verilmeksizin işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
    Bu durumda mahkemece, bir kısım davalıların muhdesat iddiasında bulundukları göz önüne alınarak, dava konusu taşınmaz üzerindeki bu muhdesatların aidiyeti hususunda tarafların ittifak edip etmedikleri üzerinde durulması; ittifak etmiyorlarsa muhdesat iddiasında bulunan davalılara bu konuda dava açmak üzere süre verilmesi ve dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi; daha sonra gerektiği takdirde bilirkişiden ek rapor alınarak, dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan kısmın ise tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması gerekirken, bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 26/09/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.