Dolandırıcılık suçundan sanıklardan ...’nün beraatine, sanıklardan ...’ın mahkumiyetine ilişkin hükümler katılan vekili ve sanık ... müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanıklardan ..."ın, emlak işi yapan katılanın gösterdiği araziyi satın almak istediği, arazinin satış bedeli konusunda 500.000 TL"ye anlaştıkları, sanık ..."ın satış bedeli olan parayı ödeyeceğini söyleyerek katılandan teminat olarak senet vermesini istediği, katılanın da sanık ..."a vermek üzere suça konu 20/05/2009 düzenleme tarihli iki adet 250.000 TL bedelli bonoyu imzaladığı, sanık ..."ın bankadan para çekip getireceğini söyleyerek suça konu bonoları katılandan alarak yanından ayrıldığı, ancak daha sonra katılanın yanına dönmediği ve satış bedelini ödemediği, suça konu bonoları ciro ederek kardeşi olan diğer sanık ..."ye verdiği, sanık ..."nün de katılan aleyhine icra takibi başlattığı iddia edilen olayda; eylemin kamu kurumlarından olan İcra Dairesi aracılığıyla gerçekleştirilmesi nedeniyle 5237 sayılı TCK"nın 158/1-d maddesinde düzenlenen “kamu kurumunun vasıta olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdir ve değerlendirilmesinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi"ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi zorunluluğu, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 23/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.